Kayıp Sözcüklerin Kütüphanesi
Meraklı Mina, "Kayıp Sözcüklerin Kütüphanesi"nde unutulmuş kelimelerin hikayelerini hatırlayarak onları yeniden parlatır. Her kelime, bir anı ve hikaye saklar; Mina'nın anlatımıyla tekrar canlanır. Kelimelerin ışıkları odada parladıkça, hikayeler de yaşamaya devam eder. Böylece Mina, kelimelerin gücünü keşfeder ve onların önemini geleceğe taşır.

Kayıp Sözcüklerin Kütüphanesi
Bir zamanlar, büyük ve eski bir kütüphanenin en arka köşesinde, kapısı sürekli kilitli olan gizemli bir oda varmış. Bu oda, “Kayıp Sözcüklerin Kütüphanesi” olarak bilinir ve içinde unutulmuş kelimeler saklanırmış. Kimse bu odaya giremez, içerideki sözcüklerin neler olduğunu bilemezmiş. Söylenenlere göre, bir zamanlar bu kelimeler canlıymış ve parlak ışıklar gibi parıldarmış. Ancak, insanlar onları kullanmayı bıraktığında kelimeler yavaşça sönmeye başlamış.
Bir gün, Meraklı Mina adında küçük bir kız kütüphaneye gelmiş. Mina, kitapları çok sever ve her gün farklı bir hikâye okurmuş. Annesi, “Bir kitap, seni hiç bilmediğin dünyalara götürebilir, tatlım,” derdi hep. O yüzden Mina’nın en sevdiği şeylerden biri, kütüphanede yeni keşifler yapmaktı. Ancak, o gün kütüphanede gezinirken, arka köşedeki gizemli kapının önünde durmuş. Kapının üzerinde altın harflerle şu sözler yazılıymış: “Yalnızca en meraklı olanlar bu kapıyı açabilir.”
Mina, “Acaba burada ne saklanıyor?” diye düşünmüş ve kapıyı hafifçe itmiş. Kapı, bir anda gıcırdayarak açılmış ve Mina kendini içinde binlerce küçük ışığın parladığı, devasa bir odada bulmuş. Her ışık, havada süzülen bir kelimeymiş; bazıları parlak, bazıları ise neredeyse sönmek üzereymiş. Odadaki duvarlar boydan boya kitap raflarıyla kaplıydı ve rafların her birinde eski parşömenler, tozlu kitaplar ve minik kutular yer alıyordu.
“Oooo!” diye haykırmış Mina, “Bu kelimeler neden burada uçuyor?”
Bir anda odanın ortasındaki büyük kitap açılmış ve içinden yaşlı bir adamın sesi duyulmuş: “Hoş geldin, küçük kız. Ben, Unutulmuş Kelimelerin Koruyucusu. Bu oda, insanların artık kullanmadığı kelimeleri saklar. Kelimeler unutulduğunda, buraya gelir ve burada hapsolur. Bazıları çok eski ve neredeyse tamamen sönmek üzere. Yardım edebilir misin?”
Mina heyecanla, “Tabii ki! Ama nasıl yardım edeceğim?” demiş.
Koruyucu, “Her kelimenin kendine ait bir hikayesi vardır,” diye açıklamış. “Eğer bu kelimelerin hikayelerini hatırlarsan, yeniden parlamaya başlarlar. Ancak dikkat et, bazı kelimeler yalnızca doğru anlatıldığında ve doğru anlamında kullanıldığında parlayabilir. Hadi, bir kelime seç ve onu hatırlamaya çalış.”
Mina, kelimeler arasında gezinirken gözleri ‘çınlamak’ kelimesine takılmış. Kelime, neredeyse tamamen sönmüş, zar zor parlıyormuş. Mina, “Çınlamak mı? Bu kelimeyi büyükannemden duymuştum! O, eskiden rüzgarın çanları çaldırdığını ve ormanın içinden gelen seslerin nasıl yankılandığını anlatırdı hep,” dedi.
Bir anda, ‘çınlamak’ kelimesi parlamaya başlamış ve odadaki ışıkların bir kısmı daha güçlü bir şekilde yanmış. Mina sevinçle, “Başardım! Gerçekten başardım!” diye bağırmış.
Sonra, sırayla başka kelimelerin de hikayelerini hatırlamaya çalışmış. Bir köşede, ‘şavkı’ kelimesi yavaşça sönüyormuş. Mina bu kelimeyi dedesinin anlattığı eski bir deniz hikayesinden anımsamış: “Şavkı, denizlerin üzerinde parlayan ay ışığını anlatırdı dedem. Ay, denizin yüzeyine vurduğunda sanki su, bir ışık denizine dönüşürdü.”
Mina kelimenin anlamını hatırlayınca, ‘şavkı’ kelimesi de ışıl ışıl parlamaya başlamış. Artık kelimeler odasında adeta bir yıldız yağmuru yaşanıyordu.
Tam o sırada, rafların arkasından bir hışırtı duymuş. Mina dikkatle yaklaşmış ve küçük bir kutunun üzerinde ‘Kös’ yazdığını görmüş. Kutuyu açınca içinden minik bir davul sesi çıkmış. “Babamın eski bir davulu vardı,” diye hatırlamış Mina. “Bana bu tür davulların eskiden savaşlarda ya da törenlerde çalındığını anlatmıştı. Davulun sesi yankılanır ve herkesi bir araya getirirdi.”
Mina ‘kös’ kelimesini de hatırlayınca, o da ışıl ışıl parlamış ve odanın tamamı aydınlanmış. Artık tüm kelimeler yaşamaya geri dönmüştü.
Koruyucu’nun sesi yeniden duyulmuş: “Mina, senin sayende kelimelerimiz yeniden hayat buldu. Her kelime, bir hikâye anlatır ve bir anıyı saklar. Unutulmuş olsalar bile, onlar hep hatırlanmaya değer. Bu kelimeler, senin ve diğer çocukların sayesinde geleceğe taşınacak.”
Mina, “Bütün bu kelimeleri hatırlatmak için elimden geleni yapacağım ve arkadaşlarıma da anlatacağım,” diyerek gülümsedi.
O günden sonra, Mina kütüphaneye her geldiğinde “Kayıp Sözcüklerin Kütüphanesi”ni ziyaret etmiş ve unutulmuş kelimelerin hikayelerini hatırlamaya devam etmiş. Her kelime, bir hatırayı canlandırdıkça odadaki ışıklar daha da parlak hale gelmiş. Çünkü Mina biliyormuş ki, kelimeler yaşadıkça, hikayeler de sonsuza kadar yaşamaya devam eder.
Ve böylece, küçük Meraklı Mina’nın sayesinde Kayıp Sözcüklerin Kütüphanesi, tekrar hayat dolu bir yer olmuş. İnsanlar artık kelimelerin büyüsünü unutmamış ve bu kütüphanede hep yeni hikayeler yazılmış.
Evet çocuklar Kayıp Sözcüklerin Kütüphanesi isimli masalımızda burada bitti. Sizde Klasik Çocuk Masalları yazarak tarafımıza gönderebilirsiniz. Gönderdiğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uyuyacak. Masal göndermek için aşağıda ki resme tıklayabilirsiniz.
